Categories
Basın Haberleri

Prof. Dr. Bakır: Oruçla metobolizma dinlenir

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Bölümü’nden Robotik Kalp Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İhsan Bakır, hangi tür kalp hastası olursa olsun, düzenli ilaç kullanmak zorunda olan hastaların oruç tutmak için ilaçlarını aksatmaması gerektiğini söyledi. Oruç tutmanın aslında metabolizma açısından çok faydalı olduğunu kaydeden Bakır, “Aç kalınca vücut pankreasa insülin salgıla emri vermez. Bu, organlar için bir nevi dinlenmedir aslında. Sadece yılda 1 aylık bir periyod için değil orucun yıl içine yayılarak belki haftada 1 gün de olsa tutulması gerektiğini düşünüyorum. Hem metabolizma dinlenir hem de bir nevi ramazan ayına hazırlık yapar” diye konuştu.

Prof. Dr. İhsan Bakır, açık kalp ameliyatı geçirmiş bir hastanın, kendini iyi hissetse dahi kemik iyileşmesi açısından ameliyattan ancak 2 ay sonra oruç tutabileceğini ifade ederek, “Robotik by-pass ameliyatı olan hastalar için bu kadar beklemeye gerek yok çünkü robotik kalp ameliyatlarında göğüs kemiğini (iman tahtası) kesmeden ameliyatı gerçekleştiriyoruz. Kalple ilgili sorunu olan bir hasta eğer düzenli ilaç kullanıyorsa ve doktoru bu ilaçları kesinlikle düzenli alması gerektiğini tavsiye etmişse oruç tutmak için ilaçlarını atlamamalı. Mesela diyabet ilacı alanlar, insülin kullananlar, atriyal fibrilasyon veya pıhtı atma riski nedeniyle günde bir kezden fazla kan sulandırıcı kullanmak zorunda olanlar veya kalp kapak hastalarının oruç tutması hasta açısından sakınca doğurabilir. Kalp hastaları takipli hastalar olduğu için en azından aile hekiminin kontrolünde oruç tutup tutmayacağına karar verilebilir” dedi.

‘HAFTADA BİR GÜN ORUÇ METABOLİZMA İÇİN FAYDALI’

Oruç tutmanın aslında metabolizma açısından çok faydalı olduğuna değinen Prof. Dr. İhsan Bakır, “Aç kalınca vücut pankreasa insülin salgıla emri vermez. Bu, organlar için bir nevi dinlenmedir aslında. Anlık şeker yüklenmeleri olsun, insülin salgılanması olsun ya da karaciğer enzimlerinin devreye girip metabolizmayı hızlandırması olsun, hepsi bir süreliğine durur. Bağırsaklardan dahi beyne uyarı gitmez, beyin de ilgili hormonları salgılamaz. Hormonları ve hormon salgılanma oranları istirahatte olan kişinin metabolizması da yavaşlar. Vücudun bundan pozitif yönde etkilenmesi tıbbi açıdan da her zaman beklenen bir durumdur. Ben, bir kalp damar cerrahı olarak sadece yılda 1 aylık bir periyod için değil orucun yıl içine yayılarak belki haftada 1 gün de olsa tutulması gerektiğini düşünüyorum. Hem metabolizma dinlenir hem de bir nevi ramazan ayına hazırlık yapar gibi düşünülebilir” diye konuştu.

TİROİD BOZUKLUĞU OLANLAR DİKKAT!

Tiroid bozukluğu olan hastaların da oruç tutmasının sakıncalı olabileceğine işaret eden Prof. Dr. Bakır, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hastanın tiroid fonksiyonlarında bozukluk vardır, çok sık su içmesi gerekiyordur, metabolizması hızlıdır, bu kişiler için geçerli değil yukarıda söylediklerim. Bağışıklık sistemi zayıf hastalar da gıdadan mahrum kalıp gerekli kaloriyi almadığında enfeksiyona daha yatkın oluyor. Bu tür hastaların mutlaka yeterince kalori alarak oruç tutması ya da hiç tutmaması gerekli. Kalorisi zengin gıdalardan sık sık kısa aralarla beslenmesi gerekiyor çünkü. Bir de sigara meselesi var. İftarda aç karna ve sahurda yatmadan önce içilen sigara, sadece kalp hastalarında değil sağlıklı kişilerde bile ani kalp krizlerine yol açabilir. Hele ki iftarda ardı ardına sigara içilmesi kalp krizi açısından çok daha tehlikeli. Uzun süren açlık ve susuzluk döneminden hemen sonra vücut enerji, oksijen tüketimi, sıvı ve elektrolit dengesini henüz kurmamışken, sigaranın içerdiği zehirlerin damarlarda bolca dolaşması aritmi, yüksek tansiyon, damarda ani büzüşme ve daralmanın yanı sıra damar sertliğini oluşturan yağ birikintilerinde kanama ve küçük yırtıklar yaparak kalp krizini tetikleyebilir.”

Kaynak: Demirören Haber Ajansı (DHA)

Categories
Basın Haberleri

BİLİNÇSİZ ANTİBİYOTİK KULLANIMI AORTU BİLE YIRTAR

Bilinçsiz antibiyotik kullanmak riskli grupta yer alan hastaları öldürebilir

Uzmanlar, idrar yolu enfeksiyonları, bronşit, zatürree gibi alt solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisinde yaygın kullanılan “florokinolon” grubu antibiyotiklerdeki gizli tehlikeye dikkat çektiler

Doktor kontrolü olmadan, test yapılmadan kullanılan bazı antibiyotikler, riskli hastalarda ölümcül olabiliyor. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA) uyarısına göre, “florokinolon” grubu ilaçlar riskli hastalarda doktor kontrolünde dahi çok dikkatli kullanılmalı, çünkü ölümcül olabilen aort yırtılmalarına yol açabiliyor. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi’nden kalp damar cerrahisi uzmanı Prof. Dr. İhsan Bakır, “Hekimler de özellikle aile hekimi veya acil hekimleri enfeksiyon bulgusu ile gelmiş hastaya antibiyotik başlamadan önce mutlaka antibiyogram testi yapmalı ve ona göre antibiyotik yazmalı” dedi.
Konuya ilişkin geçen aylarda hasta ve sağlık profesyonellerine yönelik bir uyarı yayımlayan FDA, idrar yolu enfeksiyonları, bronşit, zatürree gibi alt solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisinde yaygın kullanılan “florokinolon” grubu antibiyotiklerin riskli hasta gruplarında kullanımının kısıtlanması, mümkünse başka ilaçlar tercih edilmesi gerektiğini belirtti. Çünkü bu ilaçlar düz kas hücresinin DNA’sında değişikliğe yol açarak bu kasların hücre düzeyinde tahribatına neden oluyor. Bu da aort damarlarında incelmelere, balonlaşmaya hatta yırtılmalara neden olarak ölümcül kanamalara yol açabiliyor.

“Yırtılır gibi bir ağrı”
Aort anevrizması yırtılmaları, her 100 bin kişinin 5’inde, yani nadiren görülse de bu vakaların yüzde 40’ı maalesef daha hastaneye ulaşmadan ölüyor. Hastaneye ulaştırılabilen hastaların yüzde 50’si ise ilk 48 saatte kaybediliyor. Erkeklerde kadınlardan iki kat daha fazla görüldüğünü anlatan Prof. Dr. İhsan Bakır, “Akut (ani gelişen) hasta grubunu genellikle 50 – 55 yaş grup oluşturuyor. Kalp yetmezliği bulguları, göğüs ağrısı, şiddetli sırt ağrısı ile seyrediyor. Hastalar genellikle, ‘Çok şiddetli, yırtılır gibi ağrım var’ diye başvuruyor” diye konuştu.

‘Ciddiye alınmalı’
Prof. Dr. Bakır, FDA’nın yayımladığı bu uyarının hem hastalar hem de sağlık profesyonelleri açısından çok ciddiye alınması gerektiğini söyledi. Antibiyotiklerin bilinçsiz veya kontrolsüz kullanımının dirençli enfeksiyonlara yol açması ve toplumda antibiyotik direncinin artışına neden olduğu için yeterince tehlikeli bir durum olduğuna dikkat çeken Bakır, “Aort anevrizması ve yırtılmalarına yol açabileceğine yönelik bilgiler çok yeni olsa da ölümcül riskleri bakımından ciddiye alınması gerekiyor” diye konuştu.

Categories
Basın Haberleri

Okul çağındaki 100 çocuktan 2’sinde kalp anomalisi görülüyor!

Yılda yaklaşık 1.35 milyon doğumun gerçekleştiği Türkiye’de, ani kalp ölümlerinden kalp kapak sorunlarına, hatta kalp nakline dek pek çok istenmeyen sonuca yol açan doğumsal kalp hastalıkları, her 1000 bebekten 8’ini etkiliyor ve doğumsal hastalıklar arasında birinci sırada yer alıyor. Konjenital (Doğumsal) kalp hastalıkları ile doğan bebeklerin yüzde 25’i bir girişim veya ameliyata ihtiyaç duyuyor. Bu bebeklerin yaklaşık yüzde 15’i, çoğu kez zamanında teşhis veya tedaviye ulaşamadığı için 18 yaşına ulaşamadan kaybediliyor.

Her çocuğun en azından okula başlamadan önce basit bir EKG taramasından geçirilerek okul çağı çocukları arasında da sıkça rastlanan ani kalp ölümlerinin en önemli nedenlerinden biri olan doğumsal kalp anomalilerinin yaratacağı kötü sonuçlardan korunabileceğini söyleyen Robotik Kalp Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İhsan Bakır, “Bu çocuklar arasından takibe alınmazsa hayati risk oluşacak, kalp nakline kadar gidebilecek vakalar çıkabiliyor. Biz, Sağlık Bakanlığı ile Bakırköy ve Çekmece Bölgesi Genel Sekreterliğim sırasında 2013-2016 yılları arasında okul çağı çocukları için bir online tarama programı gerçekleştirdik. İstanbul ve Edirne bölgesinde 19 ilçede 637 bin çocuk hedeflendi ve yaklaşık 375 bin çocuk tarandı. Yaklaşık 47 bininde şüpheli bulgular saptandı ve muayeneye yönlendirildi. Bunların da bin 500’ünde yapısal, iletimsel veya her ikisinin bir arada görüldüğü kalp problemleri saptandı ve tedavilerine başlandı. Bu çocukların hepsi aileleri tarafından sağlıklı olduğu düşünülen çocuklardı. Bu da şu anlama geliyor, doğum öncesi taramalarda doğumsal kalp anomalileri atlanabiliyor. Zaten hamilelik sırasındaki taramalarda çoğu zaman doğumsal kalp hastalıklarının sadece ağır formları tespit edilebiliyor” dedi.

Pediatrik Kalp Damar Sorunları Nelerdir?

BÖYLE BİR ÇOCUĞUN GREYFURT YEMESİ BİLE RİSKLİ

‘Örneğin kalbinde iletimsel sorun olan bir çocuğun bazı antibiyotikleri kullanması, greyfurt gibi bazı meyveleri yemesi, kola gibi kafeinli içecekler tüketmesi bile hayati risk taşıyor” diyen Prof. Dr. Bakır, aileleri de uyardı: “Çocukta herhangi bir hastalık belirtisi yoksa aile bunu nereden bilecek? İstatistiklere göre her 100 öğrenciden 2’sinde anomali beklenir. Bu çocuklar için ameliyat da gerekebilir ilaçla da takip edilebilirler. Yeter ki taramadan geçip kontrol altında tutulsunlar. Anne babalara tavsiyem, çocukları ilkokula başlarken mutlaka bir kez EKG çektirsin. Doğar doğmaz EKO yapılmadığı için hiç değilse okula başlarken tarama yaptırılsın ki bir sorun varsa erkenden kontrol altına alınsın. Kalp anomalileri en çok 10-15 yaşlarında ortaya çıkmaya başlıyor. Çünkü organ yoruluyor o yaşa kadar. O aşamaya gelmeden erkenden önlem alınması çok daha iyi” dedi.

AİLE ÖYKÜSÜ DE ÖNEMLİ

Çocukluk çağında ani kardiyak ölüm (SCD) ve ritim bozuklukları hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Bakır, “Ani kardiyak ölüm genellikle daha önceden sağlıklı olan bir çocukta semptomların başlangıcından sonraki 1 saat içinde gelişen beklenmedik kalp damar nedenli ölümlerdir. En sık nedenleri, kalpteki yapısal ve fonksiyonel hastalıklar, aritmiler ve doğumsal kalp hastalıkları içinde ise özellikle aort darlıkları, yırtıkları ve Marfan sendromu ile doğumsal koroner anomalilerdir” dedi.

Çocukta egzersizle, korkuyla veya heyecanla ilişkili senkop (ani bayılma), nöbet geçirme, ateşin tetiklediği bayılmalar, özellikle egzersiz sırasında hızlı ve düzensiz kalp atım hızının en sık görülen belirtiler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Bakır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aile öyküsünde ise kalp hastalığı hikayesi veya 40 yaş öncesi ani kardiyak ölüm, bazı doğumsal kalp hastalığı hikayelerinin olması, ailede açıklanamayan bayılma veya nöbet geçiren bireylerin olması, ani bebek ölüm sendromu öyküsü varlığı, çocuk açısından göze çarpan ailesel risk faktörleridir.”

Haber içeriği

Categories
Basın Haberleri

AKUT ROMATİZMAL ATEŞ

Akut Romatizmal Ateş

Az gelişmiş ve ve gelişmekte olan ülkelerde edinsel (doğumsal olmayan, sonradan edinilen) kalp hastalıklarının en önemli nedenlerinden biri akut romatizmal ateştir. Her toplumda yüzde 3 ila 6 oranında romatizmal ateşe duyarlılık vardır. En sık 5-15 yaş arasında görülmekle birlikte 5 yaş altındaki hastalar toplam sayının yüzde 3-5’ini oluşturur. Tanı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından da geçirilen “Jones kriterleri” ile konur. İlk atak sırasında geçirilmiş streptokok enfeksiyonu kanıtlanırsa iki majör ya da bir majör ve iki minör bulgunun varlığı romatizmal ateş tanısı için çoğu zaman yeterli olmaktadır. Akut romatizmal ateşin tedavisi ve sekellerinin önlenmesi için tanısının çabuk ve doğru olarak konulması ve streptokok enfeksiyonun tedavisi, antienflamatuvar tedaviyle enflamasyonun hızlıca yatıştırılması ve varsa kalp yetersizliğinin tedavisi, streptokok enfeksiyonuna karşı profilaksi (korumaya yönelik tedavi) uygulanarak akut romatizmal ateşin tekrarının önlenmesi gereklidir.

Jones kriterlerine göre tanı konurken iki majör veya bir majör, iki minör bulgu ile birlikte geçirilmiş streptokok enfeksiyonunun kanıtlarının (boğaz kültürü, kızıl, artmış ASO titresi) bulunması yeterli olmaktadır. Yutma sırasında artan boğaz ağrısı ve yüksek ateş semptomlarıyla birlikte tonsillofarengeal eksuda (bademcik iltihabı) ve ağrılı servikal adenopati (boyun bölgesindeki lenflerde şişlik) bulgusu, Grup A streptokok farenjitini doğrulamaktadır. Kültürde üreme olan her hastaya tedavi verilmelidir.

Strepkokoksik farenjit için uygun antibiyotik tedavisine, ilk 7-8 gün içinde başlanırsa akut romatizmal ateş gelişimi önlenebilir. Boğaz kültürü sonucu alınana kadar, antibiyotik tedavisi 1-2 gün bekletilebilir. Ancak hastada önceden geçirilmiş akut romatizmal ateş hikayesiyle beraber farenjit bulguları varsa antibiyotik tedavisine hemen başlanır. Sonradan kültür negatif çıkarsa tedavi kesilebilir. Streptokoksik farenjitli hastayla temas eden kişilere, hastanın kardeşleri veya beraber yaşadığı aile fertlerine de boğaz kültürü yapılmalı, pozitif bulunursa antibiyotik tedavisi uygulanmalıdır.

Akut romatizmal ateş geçiren her hastada yatak istirahati zorunludur. İstirahat süresi karditin de (kalp kapaklarının iltihaplanması-kalp romatizması) eşlik edip etmediğine ve derecesine göre değişir. Yalnız poliartritle (çoklu eklem iltihabı) seyreden vakalarda 1-2 haftalık yatak istirahati yeterlidir. Artrit semptomları düzelen çocuklar 4-6 hafta sonra okula başlayabilirler. Hafif karditli hastalar da 6 hafta sonra okula başlayabilir. Ancak bu süre boyunca aşırı aktivite engellenmelidir. Orta-ağır karditli çocuklar aktivite bulguları geçene ve kalp yetersizliği kontrol altına alınana kadar ev istirahatine devam etmelidir. Okula 8-12 hafta sonra başlayabilirler ve bu süre boyunca aşırı aktivite kısıtlanır. Hastanın durumuna göre doktor kontrolünde antibiyotik, kan sulandırıcılar, kortizon ve antienflamatuar tedavilerin yanı sıra kalp yetersizliği de eşlik ediyorsa tuzsuz diyet ve kalp yetersizliğinde kullanılan ilaçlar tedaviye eklenir. Ağır kalp yetersizliğine neden olan kapak bozuklukları içinse cerrahi tedavi gerekebilir.

Akut Romatizmal Ateş Sonrası Kalp Kapak Tamiri / Değişimi: Akut romatizmal ateş sonrası özellikle mitral kapak tutulumu sık görülmektedir.  Mitral kapakta meydana gelen kireçlenme ve tahribat neticesinde daralma veya daralma ve yetersizlikle birlikte oldukça sinsi seyreden bu tablo bazen hiçbir belirti vermeden senelerce devam edebilir. Ancak belirti vermeye, yani hastanın klinik durumunu bozan çarpıntı, nefes darlığı ve efor kapasitesinde azalma başladığında; kalp kasında ciddi tahribat söz konusudur. Bu nedenle akut romatizmal ateş tanısı konmuş hastaların her sene ekokardiyografi ile kalp fonksiyonlarının değerlendirilmesi çok önemlidir. Yapılan bilimsel çalışmalar ve yeni kılavuzlar artık bu tür hastaların erken teşhisle ortaya çıkarılmasının ve hastalarda çarpıntı başlamadan, kalp odacıkları büyümeden, kalpte fonksiyon kaybı olmadan ve akciğer basıncı artmadan erkenden ameliyat edilmesinin, yaşam kalitesi ve survival (uzun yaşam) açısından pozitif katkı sağladığını ortaya koymuştur. Mitral kapak tamirinin kapak değişimine üstünlüğü tartışılmaz. Kan sulandırıcı ilaçların kapak tamiri yapılan hastalarda kullanımının olmaması hem hasta konforu hem de ilaçların fazla veya az kullanımından kaynaklanan kanama ve felç gibi ölümcül komplikasyonlardan koruması açısından çok önemlidir. Akut romatizmal ateş tanısı sonrası erken dönemde yakalanan mitral kapak darlığı ve/veya kaçaklarının tamiri de o denli başarılı olmaktadır. Geç dönemde tanısı konan ileri evre kireçlenmiş ve daralmış kapakların tamir şansı çok az olmaktadır. Bu hastalardan yaşı 60 ve üzerinde olanlara biyolojik kapak değişim yapılırken, 60 yaş altına mekanik kapak değişimi tercih edilir.

Robotik Kalp Kapağı Ameliyatı: Gerek tamir, gerek değişimde mitral kapak cerrahisi ROBOT yardımı ile kaburgalar arasından yapılan 5-6 santimlik küçük bir kesi ile rahatça gerçekleştirilmektedir. Eskiden olduğu gibi göğüs kemiği (sternum-iman tahtası) boydan boya kesilmediği için ameliyat sonrası hastanın kozmetik olarak mükemmel bir görünümü olurken, daha az ağrısı olmakta ve yoğun bakımla birlikte hastane kalış süresi oldukça kısalarak 3-4 güne inebilmektedir.

Robotik  Kalp Kapağı Ameliyatı hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız

Categories
Basın Haberleri

PROF. DR. BAKIR: “UZUN YAŞAMAK İÇİN SİGARAYI BIRAKIP BİSİKLET ALIN”

Kalp ve Damar hastalıklarıyla en iyi mücadele yönteminin egzersiz ve doğru beslenme olduğuna dikkat çeken Kalp Cerrahı Prof. Dr. İhsan Bakır, “Kalbin en büyük düşmanı olan sigarayı bırakarak sağlıklı yaşama ilk adımı atabilirsiniz. İlk iş olarak gidip sigaraya verdiğiniz parayla kendinize bir bisiklet alabilirsiniz. Kalp sağlığı haftasını kendinize milat kabul edip bir adım atabilirsiniz” diye konuştu.

Kamu Hastaneleri Birliği Çekmece Bölgesi Genel Sekreterliği, Dünya Kalp Sağlığı Haftası dolayısıyla bir açıklama yayınladı. Genel Sekreter ve Kalp Cerrahı Prof. Dr. İhsan Bakır, kalp sağlığına dikkat çekmek adına toplumda bilinç oluşturulması gerektiğini ifade etti. Türkiye’de ve dünyada ölüm vakalarında kalp hastalıklarının ilk sırada olduğuna dikkat çeken Bakır, “Dünyada her yıl 18 milyon insan kalp ve damar rahatsızlıkları sonucu hayatını kaybediyor. 2020’de bu rakamın 25 milyonu geçeceği tahmin ediliyor. Hastalıkla mücadele için ilk olarak bireyin adım atması gerek. Kalbin en büyük düşmanları sigara, stres, hareketsiz yaşam ve yanlış beslenme. Sağlıklı bir kalp için düzenli egzersiz, yeterli uyku, sigarasız bir hayat, stresten uzaklaşmak, omega değeri yüksek gıdalar tüketmek ve düzenli kalp kontrolü yaptırmak önemli. Kalp Sağlığı haftası dolayısıyla sigara tiryakilerini yeni bir başlangıç yapmaya davet ediyorum. Gelin sağlıklı bir hayat için ilk adımı Kalp sağlığı haftasında yapın ve sigara içmeyerek biriktirdiğiniz paralarla ilk olarak kendinize bir bisiklet alabilirsiniz veya düzenli yürüyüşlere çıkabilirsiniz. Yeter ki kalbiniz için iyi bir şey yapın” diye konuştu.

Türkiye’de ilk defa kalp temelli ölümlerin önüne geçmek adına bir proje başlattıklarına dikkat çeken Prof. Dr. İhsan Bakır, ” 2013 yılında Online Kalp Sağlığı Tarama Projesi’ni başlattık. Proje ile şu ana kadar İstanbul ve Edirne’ye bağlı 15 ilçede bulunan 541 okulda 463 bin 173 öğrencinin EKG taraması yapıldı. Kalp hastalığı bulguları saptanan 995 öğrenciden 66’sı ameliyat edilirken, diğerleri de yakın takibe alındı. Proje kapsamında 22 ilçede bulunan 1083 okuldaki 1 milyon öğrencinin 2016 yılı sonuna kadar EKG’sinin çekilmesi hedefleniyor. Kalp sağlığı için erken tanı büyük önem taşıyor. Amacımız ani ölümlerin önüne geçmek. Hastalığı gelişmeden önlemek. Sinsi seyreden kalp rahatsızlıklarını bu proje ile önlemek istiyoruz. Çocuklarımızı kaybetmeyelim istiyoruz. Kalp hastalıkları yüzde 90 çözümlenebilir” diye konuştu.

Categories
Basın Haberleri

Türk doktorların ameliyatını dünya izledi

İstanbul Mehmet Akif Ersoy Hastanesi’nde uzaydaki astronotları ameliyat etmek için ABD’nin Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından geliştirilen robotik cerrahi yöntemiyle 2 hastaya operasyon yapıldı. 8 saat süren ameliyatı tüm dünya canlı yayında izledi. Antalya’daki Uluslararası Kardiyoloji ve Kardiyovasküler Cerrahide Yenilikler Kongresi’ne (KKVC) 50’ye yakın ülkeden katılan bin 500 doktor Türkiye’de ilk kez bir kamu hastanesinden iki hastaya robotik cerrahiyle yapılan açık kalp kapakçığı değişikliğini takip etti.  Haberin devamı için tıklayınız

Categories
Basın Haberleri

Robotlu ameliyat ile ömür boyu ilaç içmekten kurtuldu

Yasemin Saka 38 yaşında, 2 çocuk annesi bir ev kadını. Saka, çocukken geçirdiği basit bir boğaz enfeksiyonu sonrasında kalp kapaklarının fonksiyonunu kaybettiğini öğrendi. Uzun süre ilaç tedavisi uygulanan Yasemin Saka’ya, halsizlik, nefes darlığı, ayaklarında ve kollarında şişme şikayeti ile başvurduğu hastanede acilen ameliyat olması gerektiği söylendi. Saka, ömür boyu kan sulandırıcı ilaç içmekten ise Mehmet Akif Ersoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan robotik cerrahi operasyonu ile kurtuldu.

Haberin devamı

Categories
Basın Haberleri

Robotik Cerrahi Yoğun Bakım Süresini Kısaltıyor

Kamu Hastaneleri Birliği İstanbul Çekmece Bölgesi Genel Sekreteri Prof. Dr. İhsan Bakır, kalp ameliyatlarının robotik cerrahi ile yapılmasının, hastanın yoğun bakım ünitesinde kalma süresini kısalttığını söyledi.

 

Kamu Hastaneleri Birliği İstanbul Çekmece Bölgesi Genel Sekreteri Prof. Dr. İhsan Bakır, kalp ameliyatlarının robotik cerrahi ile yapılmasının, hastanın yoğun bakım ünitesinde kalma süresini kısalttığını söyledi.

Özel bir kanalda yayınlanan sağlık programına katılan Prof. Dr. İhsan Bakır, kalp ameliyatlarında robotik cerrahide ameliyat safhasını ve sonrasındaki hastanın takibi sürecine ilişkin bilgi verdi. Ameliyatın ardından ertesi gün servise alınan hastanın 3-4 gün içinde taburcu edildiğini anlatan Bakır, 10 gün sonra da kendi arabasını kullanarak hastaneye kontrole gelinebildiğini kaydetti. Haberin devamı için tıklayınız